Panik kelimesi Yunan Mitolojisinde doğa Tanrısı olan Pan’ın (Παν) adından gelmektedir. Pan Tanrısı; mitolojide perileri kovalayıp durması ve ıssız, bakir arazilerde dolaşanların karşısına birden çıkıp onları ürkütmesi ile meşhurdur. “Panik”, yol açtığı bu korku nedeniyle, Pan Tanrısı adından türemiş bir kelimedir. Panik dil kökeni olarak Fransızca ‘panique’ kelimesinden gelmektedir.
Panik ‘’ birdenbire gelen güçlü korku, ansızın içi kaplayan önlenemez dehşet duygusu’’ anlamına gelmektedir.
Panik atak ise; ‘’kişide ansızın kendini gösteren, belli bir duruma bağlı, kişinin fiziksel varlığını da etkileyebilen büyük korku’’ demektir.
Panik, korku veya kaygı her türlü kişinin hayatlarının belirli bir döneminde mutlaka karşılaşabilecekleri veya maruz kalabilecekleri durumlardır. Bazı çalışmalara göre yaklaşık her 100 kişiden 3 kişi belirli bir dönem panik atak sorunu yaşamıştır.
Peki bu panik atak nedir?
Öncelikle panik atağın korkuyla olan farklarını söylemek doğru olacaktır. Örneğin bir kişinin elinde yaralayıcı bir alet olduğunu ve size doğru koşarak size zarar vereceğini gördünüz, ne yapardınız? Sanırım böyle bir durumda hemen hepimiz ne denli cesaretli olursak olalım vücudumuzda bazı değişiklikler meydana gelecektir. Bu korku karşısında yaşayacağımız;
- Kalp çarpıntısı
- Daha hızlı nefes almaya başlama
- Terleme
- Huzursuzluk hissetme
- Heyecanlanma
- Oradan kaçma isteği
Böyle bir problem karşısında yapacağımız ya oradan kaçmak ya da kaçamıyorsa gelecek olan tehlikeye karşı kendimizi savunmak olacaktır. Bu iki şeyde insan doğası açısından çok doğal bir süreçtir.
Peki bu durum gerçek bir olay karşısında vücudumuzun verdiği tepkileri böyleyken gerçekte bu durum olmadığında da vücudumuz buna benzer belirtiler gösterir mi? Evet vücudumuz var olmayan bir durum karşısında buna benzer belirtiler gösterir ve bu duruma panik atak denmektedir. Aslında panik atak beynimizin bize yolladığı yanlış bir alarmdır. Panik atağın belirtilerine bakarsak;
- Deli gibi çarpan, titreşen, çırpınan bir kalp
- Terleme
- Titreme ve sarsılma
- Nefes darlığı ve nefes almada zorluk
- Boğulma hissi
- Göğüs ağrısı, baskısı veya rahatsızlığı
- Bulantı, midede rahatsızlık hissi
- Sersemlik hissi, baygınlık hissi
- Ellerde, parmaklarda uyuşukluklar
- Sıcak basmaları veya üşüme hissi
- Etrafa yabancılaşma, bedeninden ayrılıyormuş hissi
- Ölüm korkusu
Panik atak belirtisi normal bir korkuya göre daha yoğun şekilde yaşanmaktadır. Bu belirtilerden en az 4’ünü yaşayan ve yaklaşık 10 dk içinde en üst seviyeye ulaşıyorsa bu duruma panik atak diye ifade edebiliriz. Panik atak esnasında yaşanan belirtiler gerçek bir olay karşısında yaşanan ile aynı olduğu için kişi kendisini acil serviste buluverir.
Panik bozukluk ise panik atak yaşayan birinin bu durumdan sakınmak için panik atağın geleceği yerlerden kendisini sakınması veya hiç dışarıya çıkamaması gibi duruma denmektedir.
Peki, panik atak esnasında bu yaşadıklarımızın sebebi ne? Bedenimizde olan bu değişikliklerin nedenine bir bakalım.
- Kalbimiz hızlı atmaya başladığında kan ve oksijenin vücuda daha hızlı yayılmaya başlar.
- Nefes alış verişinizde artış olması akciğere daha fazla oksijen gitmesini bu da sizin nefessiz kaldığınız hissi size yaşatmaktadır. Tabi ki vücuda giren bu denli oksijeni bedeniniz kaldıramaz ya da kullanamaz bu da bedeninizde kalsiyumun düşmesine ve vücudunuzda uyuşukluk hissetmenize sebep olacaktır. Ayrıca nefes alış verişin bir diğer sonucu da beyinde baş dönmesini veya gerçek dışılık hissi yaşanmasına sebep olur. Kişi depersonalizasyona uğradığını düşünür. Çoğu kişiden kendisini kaybettiğini, sanki başka biri olduğu hissine kapılmasını sağlar.
- Kan, yaşanılan tehlike durumunda hayati olan organlara doğru hareket ettiğinden renginizde solma, ellerde ve yüzde soğuma ve uyuşukluk meydana gelir.
- Panik atak sırasında gözlerde bulanma, gözde uçuşan noktalar ya da ışıkların çok parlak algısı şeklinde hissedersiniz.
- Sindirim sisteminizde yavaşlama meydana gelir. Panik atak esnasında sindirim sistemi ve diğer yerlerde kullanılan enerji hayati organlara aktarıldığından sindirim sisteminde bir yavaşlamaya neden olur. Siz bunu ağızda kuruluk ve mide rahatsızlığı gibi algılarsınız.
- Vücudun tetikte olması bir gerginliğe neden olur. Bu da kişilerde baş, boyun, sırt ve bel ağrılarına sebep olur.
Yukardaki belirtiler normal bir tehlike karşısında da olabilecek türde belirtilerdir. Panik atak ise tehlike olmadığı durumlarda ya da yanlış bir alarm verildiğinde de bu belirtiler kendisini gösterir.
Panik atak tedavisi psikoterapistlerin uyguladıkları ekollere göre değişmektedir. Bu ekollerden hangisinin kendisine uygun olabileceğini hastanın kendisi de seçebilir ancak bu konuda psikoterapistle bir işbirliği içinde olması daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
Bu ekollerden hangisinin panik atak tedavisinde daha etki olduğu konusunda tartışmalar mevcuttur. Her ekolun kendi içinde gösterdiği başarının nedenleri başka bir yazı konusu olabilir.
Panik atakta ilaç tedavisi en sık kullanılan yöntemdir. Ancak hastalardan alınan geri bildirimlere bakıldığında ilaç tedavisinin yalnız başına nihai sonuca götürmediği, ilaç ile tedavinin yanında psikoterapinin gerektiği görülmektedir.
Panik atak tedavisinde kullanılan en etkili ve kısa terapi tekniği EMDR(göz hareketleriyle duyarsızlaştırma) olduğu söylenebilir. Panik atak tedavisi EMDR ile yaklaşık 7-8 seans sürdüğü söylenebilir. Bu seanslardan 2-3 seansın etkili ve derinlemesine anamnez almak olduğu, diğer seanslarda da panik atağa yola açan travmatik süreçlerin birer birer ortadan kaldırılması ile sonlandırılır. Kısaca şu maddelerle EMDR tedavi içeriği paylaşılabilir:
Tedavi aşamaları
- Hastanın geçmiş öyküsü
- Hazırlık
- Değerlendirme
- Duyarsızlaştırma
- Kurma-yerleştirme
- Vücut inceleme
- Tamamlama
- Yeniden değerlendirme
Travmatik anılar beynin sağ tarafında işlenmeden takılı kalmaktadır. EMDR tekniğiyle iki yönlü uyarım sağ hemisferden sol hemisfere bilgi transferi sağlar, travma materyalinin konuşma ve dil alanlarıyla bütünleşmesi olanaklı olur ve panik atağın kökeninde yatan travma çözümlenmesi gerçekleşir.
Peki, hasta elle tutulur bir travmadan bahsetmediğinde EMDR yine etkili midir? Evet etkilidir. Panik atağa yol açan her hangi bir sahne, fotoğraf veya buna benzer bir tetikleyici bulunur ve bunlar birer birer ortadan kaldırılır. Bu şekilde hastanın atağını tetikleyen tüm uyaranlar ortadan kalkmış olur.
EMDR tekniği, terapiden 5 yıl sonrasında bile yapılan araştırmalarda etkili olduğu görülmektedir.