Enkaz altından çıkarılan çocukların yüz ifadeleri ve verdikleri tepkiler üzerine sosyal medyada çok yazı yazıldı, çizildi. Bu konu üzerine çok haber yapıldı. Hatta sağlık bakanının bazı twitlerinden dolayı eleştiriye maruz kaldı. Amacım bu tartışmaları ve insanların akıllarında beliren soru işaretlerini gidermektir.
Yakın zamanda hala enkaz çalışmaları devam eden bir deprem yaşadık. Ve bu enkaz çalışmaları boyunca birçok çocuk yıkılmış beton yığınlarından çıkarıldı, kurtarıldı. Ancak TV’ler bu çocukların nasıl bu denli sakin oldukları veya metanetlerini koruduklarını ekrana taşıdılar.
Çocukların uzun süre enkaz altında kalmış olmalarına rağmen hiç tepki vermedikleri, enkazın içindeyken onlarca koca insanın etrafında çalışmasına rağmen sakinliklerini korudukları, büyük iş makinalarının seslerinden rahatsız olmadıkları görülüyor.
Peki, nasıl oluyor da bu çocuklar, bu denli sakin kalabiliyor. Hatta hiç ağlamıyorlar.
Çok şiddetli travmatik bir sürecin içinde kişilerin yaşadıklarından dolayı şok olma hali vardır. Bu süreç o kadar sarsıcıdır ki kişi donup kalır. Bu bahsettiğimiz yetişkinler için böyleyken çocuklar için daha sarsıcı olabilir.
Çocuklar (ki bahsedilenler 3-4 yaşlarındaydılar) kendilik yapılanmaları süreçleri tam olarak tamamlanmadığından dolayı ve tehlike anında bakım verenin onu koruyacağına dair inancı gereği travmatik süreçle baş etme düzeyleri daha geçirgen ve kırılgandırlar.
Bu yaşlarda çocukların bilişsel olarak soyut düşünce yapısı gelişkin olmadığından bu denli bir tehlikenin (günlerce bir başına yanında her hangi bir erzak olmadan karanlıkta yaşamak) düşüncesini akıllarına getirmezler ancak çocukta ki yaygın inanç, bakım verenin onu bir tehlike anında koruyacağına dairdir.
Her tehlikeye açık olma hali veya korunmaya ihtiyaç duyma hali yüzünden ve bu denli sarsıcı bir tehlikenin bilişsel olarak idrakinin olmayışından, çocuklar dehşet verici (91 saat enkaz altında kalmak) durum karşısında ne yapacaklarını bilemeyebilirler ve donup kalabilirler.
Bir bakıma; ruhsal travmada psişik yapılanma felaket ve dehşet karşında zihni felce uğratır ve sistemi çalışamaz hale getirir. Travmanın yarattığı ruhsal yıkımla birlikte çocuk veya yetişkin olay karşında beklenen/nilen tepkileri veremez bir bakıma regresyona geçiş travmanın sabotajına uğrar. Enkazdan önce benliğin üzerine travma devrilir.
Görüntülerini gördüğümüz bu çocukların sakinlik halleri aslında bizlere şaşırtıcı gelebilir ancak daha endişe verici bir durum olarak da algılanmalıdır. Ağlamaları, tepki vermeleri bir şekilde baş etmeye çalıştıklarını gösterir ancak susmaları, çok sakin kalmaları travmatik sürece karşı ne denli çaresiz ve sürecin çocuk üzerinde ne denli yıkıcı olduğu hakkında da bize bir bilgi vermektedir.
Bu denli yıkıcı süreçler beden üzerinde büyük izler bırakabileceği gibi kişinin kendilik yapılanmasına da büyük bir darbe olarak da algılanmalıdır. Geçmişteki travmatik süreçlerin kişilerde kişilik bozukluğuna varan hasarlara yol açabileceği bir çok araştırmalarda mevcuttur.
Bu kadar sarsıcı süreç sonrasında mutlaka çocuk veya yetişkin etkin kişiler tarafından psikolojik destek görmelidir. Çocuklar için oyun terapisi, yetişkinler için bireysel psikoterapiler veya EMDR uygulanabilecek yöntemlerin başında gelir.
Bu ve benzeri felaketlerin sonucunda çocuklar veya yetişkinlerde görülen semptomlar iyi gözlemlenmeli ve en kısa zamanda bir ruh sağlığı profesyoneline başvurulmalıdır.