Cinsel istismar; çocuğun tam olarak kavrayamadığı, gelişimsel olarak henüz hazır olmadığı, rıza gösterme ve onaylama kapasitesinde olmadığı, gelişimsel olarak hazır olmadığı yada toplumsal norm ve yasalara aykırı olacak şekilde cinsel aktiviteye zorlanması veya dahil edilmesidir (WHO, 2006).

Cinsel istismarı genelde insanlar bedene organ sokma diye tanımladıkları görülmüştür. Cinsel istismar üç şekilde oluşur. Birincisi dokunma olmaksızın yapılan cinsel istismar (teşhircilik röntgencilik, çocuğa pornografik içerikli videolar izletmek, çocuğa cinsel içerikli konuşmalarda bulunmak veya ondan bunları istemek, çocuğun cinsel ilişkiye doğrudan şahit olması, çocuğa cinsel organ göstermek veya çocuğa cinsel organlarını göstermesini istemek vb), ikinci olarak dokunmanın olduğu cinsel istismar (oral genital, genital rektal, genital genital, el ile ya da bir cisimle genital temas, vücudun meme gibi bölgelerine dokunma vb.), üçüncü olarak şiddet kullanarak cinsel istismar.

Cinsel istismar nasıl fark edilir hangi durumlarda bu durumdan ebeveynler veya çocuğa bakım, eğitim veren kişiler şüphelenmelidir. Cinsel istismarı düşündüren belirtiler nelerdir bunlara bir bakalım:
• Cinsel içerikli konulara aşırı ilgi ya da bunlardan aşırı kaçınma
• Cinsel davranışlarda artma, mastürbasyon
• Uyku sorunları, kabuslar
• Depresyon ya da aile/arkadaş ilişkilerinde içe kapanma
• Bedeninin kirli ya da zarar gördüğü şeklindeki söylemler ya da genital organlarında bir sorun olduğu düşünceleri
• Tahrik edici davranışlar
• Enürezis ve enkoprezis
• Okul devamsızlığı ya da kurallara uymama
• Aşırı ketum tavırlar
• Çizim, oyun ve fantezilerinde cinsel saldırganlık öğeleri
• Aşırı sinirlilik, agresyon
• İntihar düşünceleri / girişimleri
• Gebelik
• Cinsel yolla bulaşan hastalık varlığı

Not: Yukarda saydığımız bu belirtiler çocuklarda her zaman cinsel istismar şüphesini ortaya koymayacağını da akılda tutmak gerekir, ancak bu şüphenin değerlendirilmesi önemlidir.


Peki diyelim bu belirtiler söz konusu ve siz böyle bir şeyle karşılaştınız ne yapmalısınız:
• Önce çocuğun güveni kazanılmalı, kendisinin yanında olduğumuz söylenmeli,
• Sakince (üzüldüğünü, acıdığını belli etmeden ve telaşlanmadan), mümkün olduğunca az mimik kullanılarak kabullenici bir yaklaşım sergilenmeli,
• Vaatlerde bulunulmamalı,
• Çocuğun söylediklerine inanılmalı,
• Bedensel temas kurmaktan kaçınılmalı,
• Olanlarda suçu olmadığı söylenmeli,
• Abartılı tepkilerden kaçınılmalı,
• Konunun ayrıntıları öğrenilmeye çalışılmamalı,
• Çocuğun ihtiyaçları belirlenmeye çalışılmalı (güvenlik, gizlilik vb),
• Sorulan soruların çocuğunun yararı için mi yoksa kendi merakınızı gidermek için mi olduğu ayırt edilmeli,
• Çocuğun söylediklerinin doğru olup olmadığı araştırılmamalı,
• Şüpheli tanıdık biri ise o kişi ile yüzleştirilmemeli,
• Şüphelinin cezalandırılacağına dair vaatlerde bulunulmamalı,
• Şüpheli ile ilgili suçlayıcı ifadelerde bulunulmamalı,
• Anlattıklarından dolayı çocuk cesaretlendirilmeli,
• Görüşmen teşekkür edilerek bitirilmeli,
• Konu hakkında yasal işlem yapılması gerekliliği anlatılmalı,
• Süreç ile ilgili bilgilendirmede bulunulmalı,
• Kendisine yardımcı olabilecek uzman kişilere yönlendirileceğinden söz edilmeli,
• İstediği takdirde kendisine eşlik edebileceği söylenmeli,
• Olayla ilgili olarak sadece yardımı dokunacak kişilerin bilgi sahibi olacağı belirtilmeli,
• Sadece yardımı dokunacak kişiler bilgilendirilmeli,
• Takip altına alınmalı.
Çocukluk döneminde meydana elen cinsel istismarın uzun dönem bazı etkileri olmaktadır. Bunlardan ilki erken çocukluk döneminde meydana gelen cinsel istismarın nörobiyolojik sonuçlarıdır. Burada sinir hücreleri arasındaki bağlantı düzeyi azalır veya gelişimi bozulur, gecikir. Yapısal ve fonksiyonel değişikliklerde söz konusudur.
• Hafıza bozuklukları
• Düşünce ve davranış arasındaki ilişkide bozulma
• Kişilik bozuklukları
• Anksiyete ve panik bozukluklar
• Öfke kontrolünde yetersizlik
• Cinsel davranışların kontrolünde bozukluk
• Dürtüsel şiddet eğilimi
• Bilişsel, dil, sosyal ve duygusal alanlarda karmaşa
• Şizofreni, otizim, depresyon
• Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu
Bunun yanı sıra cinsel istismarın uzun dönem nörobiyolojik sonuçları dışında da bazı etkileri vardır:
• Ansiyete
• Depresyon
• Özkıyım girişimi
• Özgüven eksikliği
• Madde bağımlılığı
• Güven ve özel yaşamla ilgili sorunlar
• Suça karışma sıklığında artış
• Olumsuz duygusal yaşamlar ve anılar
• Cinsel disfonksiyon
• İlişkiye girme ve sağlıklı ilişki sürdürebilme güçlüğü
• Rastgele ve kontrolsüz cinsel ilişki
• Cinselliğini sevgi elde etmek, insanları manipüle etmek ve kimi zaman yaşamını idame ettirmek için kullanma davranışı

Çalıştığınız ortamda bir çocukta bununla karşılaştınız veya kendi çocuğunuzda, yeğenler ve kardeşlerinizde bu belirtileri gördünüz ne yapmalısınız. Cinsel istismar çocuğa yapılanın yanında çocukta en çok korku ve tehdit oluşturmaktadır. Çoğu zaman çocuklar kendilerine yapılanı gizleme saklama eğilimindedirler. Bu yüzden aileler bunun farkına varamadıkları olmaktadır. Bazen de aileler veya çocuklarla ilgilenen öğretmen, doktor vb. kişiler bunun farkına varmakta ancak ne yapacaklarını, çocukları nasıl yönlendireceklerini bilememekte bu yüzden kaygı yaşamaktadırlar. İşte tam burada Türkiye’nin birçok ilinde kurulu olan Çocuk İzlem Merkezleri devreye girmektedir.

Çocuk İzlem Merkezleri

Çocuk istismarı ile etkin mücadele faaliyetleri kapsamında; cinsel saldırılara maruz kalmış çocukların korunmasını sağlamak ve örselenmesini asgariye indirmek amacıyla Sağlık Bakanlığı koordinatörlüğünde Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı (Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı), Milli Eğitim Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay Başkanlığı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın paydaş olduğu bir çalışma başlatılarak Ankara’da bir pilot merkez olarak “Çocuk İzlem Merkezi” (ÇİM) kurulmuştur.

“Çocuk İzlem Merkezi”nin (ÇİM) amacı, cinsel istismar olgularının kurumlardaki yönetimi sırasında, bu kurumların işini kolaylaştırmak yolunda tüm gereksinimlerini karşılamak ve bunu yaparken kurumları çocuğun ayağına getirerek, çocuğu sistem içinde ikincil örselemeden korumaktır.

04.10.2012 tarihli ve 28431 sayılı Resmi Gazete’de “Çocuk İzlem Merkezi” Başbakanlık Genelgesi yayımlanmıştır. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü koordinasyonunda 23.07.2014 tarihinde Çocuk İzlem Merkezleri Yönetmeliği çalışmaları kapsamında son aşamaya gelinmiş bulunmaktadır.

Çocuk İzlem Merkezi, Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir hastane çatısı altında, ilgili kurumların koordinasyon içinde çalışacağı, dışarıdan hastanenin diğer kliniklerinden ayırt edilemeyecek fiziksel özelliklerde, çocuğun tekrar örselenmesini engelleyecek biçimde bütün adli ve tıbbi işlemlerin tek merkezde, tek seferde yapılmasına imkân verecek koşullarda, çocuk dostu bir ortamda hizmet verilmektedir.

Bu merkezler 24 saat hizmet vermekte ve çocuk geldiğinde çocuğun evde bulabileceği tüm ortam sağlanmaya çalışılmaktadır.